DOKTORUMU NASIL SEÇMELİYİM?
Böyle bir soru hastaların aklını çok meşgul etmekle birlikte bu soruya verilebilecek standart bir cevap bulmak çok güçtür. Bir doktor seçmek canınızı emanet edecek birini seçmektir bir bakıma.
Doktorun teorik bilgi birikiminden mesleki tecrübesine, sorumluluk duygusundan vicdani hassasiyetlerine, mesleki tatmin düzeyinden motivasyonuna, insanlar arası iletişim becerilerinden empati yeteneğine kadar konunun birçok boyutu vardır.
Günlük hayatımızda basit seçimlerimizde bile uzun uzun kafa yormaya alışmışken sıkıntılı bir zamanda doktor seçmek kolay değildir elbette.
***
KRİTER?
Hastaların önemli bir kısmı başlangıçta tercih yapmak için kayda değer bir bilgiye sahip olmaksızın bir doktorla karşı karşıya gelir. Bazen ilk karar verilen şey hangi doktora gidileceğinden çok hangi hastaneye gidileceği olmaktadır.
Sağlık hizmetleri giderek daha çok ileri teknolojiye ve büyük sermayeye dayalı hale gelmektedir. Lüks ve konforlu mekanlara, pahalı cihazlara sahip merkezlerde herşeyin halloluvereceği algısı yerleşmektedir.
Sağlık hizmetlerinde imkanlar ve organizasyon elbette önemlidir. Ama unutulmamalıdır ki sağlığı korumanın da, kurtamanın da esas kahramanı hala doktordur. En önemli konfor da, sermaye de, teknoloji de iyi yetişmiş nitelikli bir hekimdir.
İlk karşılaşmada şöyle bir göz ucuyla doktorun arkasındaki diplomalara göz gezdirilir. Mezun olunan fakülte ve uzmanlık eğitimi alınan hastane az çok bir fikir verebilir.
Doktorla bir kez karşılaşıldıktan sonra hastanın derdini anlatabilmesi ve hekimin sağlık problemine yaklaşımı ilk ipucudur. Göreceğiniz samimiyet, sahiplenme, anlayış, sorumluluk, iletişim bir intiba oluşturur. Doktorun verdiği güven duygusu ve hastaya gösterdiği ilgi herkesçe önemsenir.
Sürecin nasıl yönetildiği, sorunun nasıl çözümlendiği ve sonuçlar muhakkak belirleyici olur. Ancak hepsi bir yana bu konuda yapılmış araştırmalar, bir doktorun tercih edilip edilmemesine en çok etki eden faktörün o doktor hakkında eski hastaları tarafından söylenen şeyler olduğunu göstermektedir.
***
CERRAH?
Özellikle bir ameliyat söz konusuysa cerrahlar hakkında biraz daha tedirgin olmanız doğaldır. Ne de olsa ameliyathane kapalı kutudur ve işin içinde biraz bıçak, biraz da acı vardır.
Cerrahın ameliyatta nasıl çalıştığını dışardan bilmeniz mümkün değildir. Ameliyat hakkında merak ettiklerinizi çekinmeden sorun. Cerrahın yapacaklarını ifade ediş tarzı, sorulanızı yanıtlarken ki tavrı, arzu edilmeyen durumlar üzerine yorumları, deneyimleri hakkındaki değinmeleri ameliyata hakimiyeti konusunda size yol gösterecektir.
Ameliyathaneden tüyo almak için belki de pratik bir yol -eğer tanıdıklarınız varsa- tecrübeli ameliyathane hemşirelerine danışmaktır. Onlar yıllardır birçok cerrahın ellerini ve maharetini gözlemiş olma birikimine sahiptirler.
Diğer bir yol da cerrahın daha önce ameliyat ettiği hastalara ait sonuçları sormak öğrenmektir. Bu da ameliyatlardan sonraki gidişat hakkında fikir verebilir.
***
ÜNVAN?
Uzman hekimlerin belli bir akedemik ünvana sahip olup-olmaması hastaların doktor seçiminde etkili olmalı mıdır? Bu çetrefilli bir konudur. Çünkü Türkiye'de özellikle tıp alanında profesör, doçent gibi kelimelerde bir anlam kayması yaşanmakdır.
Doktorların üniversite hastanelerinde öncelikle tıbbın teorik alanlarında derinleşmesi ve belli özellikli uygulamalar üzerine yetkinleşmesi, diğer hastanelerde ise daha çok sık yapılan tanı tedavi uygulamaları üzerine yoğunlaşması ve hizmet üretmesi beklenir.
Özünde profesör, doçent ünvanları o hekimlerin uzman olduktan sonra üniversitelerde öncelikle bilimsel araştırma yapmak ve eğitim vermek üzere görevlendirildiklerini ifade eder. Üniversite hastanelerinde hasta muayene etmek, ameliyat yapmak gibi tedavi edici sağlık hizmetleri temelde eğitim ve araştırma faaliyetlerine zemin oluşturmak üzere yürütülen işlerdir.
Akademik ünvanların veriliş kriterleri tıp eğitimi ve bilimsel araştırma hedeflerine yöneliktir. Atamalarda teşhis-tedavi pratiğinin veya ameliyat becerilerinin ölçülmesi ikinci planda yer alır.
Ne gariptir ki ülkemiz üniversitelerinde akademik ünvan alır almaz akademik alan dışına çıkan hekimlerin oranı az değildir. Bu durum ünvanlar, nitelikler, hedefler ve sonuçlar konusunda anlaşılması güç tuhaf bir tablo oluşturmaktadır.
Amerika'da ve Avrupa'da profesör, doçent ünvanları doğal olarak -sadece gerçek faaliyet alanlarıyla ilgili yerlerde- üniversitelerde kullanılır. Türkiye'deki mevcut durum ise (özel hastaneler, muayenehaneler) herkesin malumudur.
Özetle akedemik bir ünvan taşıyıp taşımamakla sunulan tedavi edici sağlık hizmetlerinin niteliği arasında doğrudan bağ kurmak her zaman doğru sonuç vermeyebilir. Bu beceriler açısından bakıldığında, belli akademik ünvanlara sahip mükemmel örnekler olduğu gibi akademi dışından da çok iyi yetişmiş hekimlere rastlamak mümkündür.
***
BOARD?
♣ Batı ülkelerinde mesleki yaşamları boyunca doktorların uzmanlık bilgi ve becerilerinin yeterliliğini, güncelliğini ölçen ve belgelendiren sistem yeterlilik (board) sınavlarıdır.
Bu sınavlar her uzmanlık dalı için seçilmiş bağımsız ulusal kurullar tarafından yapılmaktadır. Problem çözmeye odaklı, pratik uygulama ağırlıklı sınavlardır.
ABD'de yüz yıllık geçmişi vardır. Board sertifikaları hastalar için hekim seçiminde dikkate alınan referans belgelerdir.
Ülkemizde 2001 yılından bu yana gönüllülük esasına bağlı olarak, isteyen adaylar board sınavlarına katılmaktadır. Bu alanda en erken çalışmalara başlayan Genel Cerrahi Uzmanlık alanıdır. Bu dalda dahi Yeterlilik(board) Belgesine sahip cerrahların oranı henüz çok düşüktür. Ancak bu uygulama tüm uzmanlık dernekleri tarafından giderek daha çok benimsenerek yaygınlaşmaktadır.