DOKTOR - SANAT -YAŞAM
Hayat boyunca sağlık ve hastalık, aydınlık ve karanlık gibidir. Biri gelince diğeri gider. Sağlıklı bir hayat, insanın tüm yaşam mücadelelerinin tartışmasız ön koşuludur. Hekimlik bu ışığın güvencesidir.
Bu nedenle hekimlik sadece bir meslek olmanın ötesinde bir öze ve özelliğe sahiptir. Günümüzün egemen anlayışları, tüm meslekleri "piyasa koşullarına tabi sıradan faaliyetler" gibi görmeye alışık olsa da hekimliğin yeri benzersizdir.
Yaşamın varlığı ve sağlığın sürmesi ne kadar mucizevi ise hastalıkların oluşumu ve iyileştirilmesi de o kadar sırlarla doludur. Hastalık ve sağlık üzerine düşünürken toptan genellemeler yapmak yanıltıcıdır. Hastalıklar hakkında dışardan gözlenenler en iyi ihtimalle tanı ve tedavi süreçlerinin bir yüzüdür.
Hastalıkların bulguları da, tedavileri de kişiden kişiye değişebilir. Hatta bu özellikler aynı kişide, aynı hastalıkta bile evreden evreye farklılıklar gösterebilir.
Her ne kadar tıbbın bilim yönü kurallar ve kriterler üzerinden yürüyor olsa da, meslek yönü alabildiğine hasta odaklı olmak zorundadır. Eski ama eskimeyen bir deyişle "hastalık yok, hasta vardır". Hastalıklar da tedaviler de temel ilkeler üzerinden kişiye özel yaklaşımlarla takip edilmelidir.
Hastalık özel, can biricik, yaşam vazgeçilmezdir. Bilim ve teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin insanın en kıymetli şeyi "sağlığı-canı" üzerine düşünen, sorunları algılayan, bulguları soruşturan, bilgileri biriktiren, çözümleyen, birleştiren, tedaviyi yönlendiren, imkanları araştıran bir sezgiye, kavrayışa, akla ve iradeye ihtiyaç vardır. Hekimlik bunun için sanattır.
Hayat sürdükce yaratılmış can, sürdürülen sağlık hekimliğe emanettir. Hekimlik bunun için ilahi bir sanattır.
Elbette ömür ve sağlık üzerine son söz varoluşta gizlidir. Ama yine de hekimlik yaşamın elinden tutar.
Yaşama arzusunu yaşama sevincine dönüştürmeye adar kendini.
Bu belki de insanlığa sunulmuş bir armağandır.
Sağlık yaşamın ışığıdır. Işığımız solmasın. Şansımız bol olsun.
Dr. Mehmet GÜLER, Kasım 2011, Antalya
.